0 comments

Çanakkale Boğazı'nda kuvvetli lodos

Published on 25 Aralık 2010 Cumartesi in

Etkili olan lodos, deniz ulaşımını olumsuz etkiliyor
25 Aralık 2010 Cumartesi, 09:45:26


Çanakkale Boğazı'nda etkili olan lodos, deniz ulaşımını olumsuz etkiliyor.

Alınan bilgiye göre, fırtına nedeniyle Gökçeada-Kabatepe araba vapuru seferi yapılamadı.

Çanakkale Boğazı ile adalar arasında deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ A.Ş yetkilileri, diğer hatlardaki seferlerin normal olarak sürdürüldüğünü bildirdiler.


AA

0 comments

Vapur iskelesi düzenleniyor

Published on 25 Eylül 2010 Cumartesi in

Çanakkale’de deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ A.Ş'ye ait iskelede, yer alan yolcu salonları ile idari binanın bulunduğu bölümün yeniden düzenleme çalışmalarına 30 Eylül tarihinden itibaren başlanacak. GESTAŞ A.Ş. yetkilileri, Çanakkale şehir iskelesinde yer alan bölümün yeniden düzenlenmesi konusunda hazırlanan projenin anıtlar kurulu tarafından onaylanmasının ardından ihaleye çıkardıklarını belirterek, şunları söyledi:“Çanakkale’nin çehresine uygun bir şekilde yapılması planlanan projede iskeledeki yolcu salonları ile idare binanın bulunduğu bölüm modern bir hale getirileceği gibi yolcuların ve araçların gemiye biniş ve iniş yerleri de yeniden düzenlenecek. Bu kapsamda ihaleyi kazanan firmaya yeri 30 Eylül tarihinde teslim edeceğiz. Peyzaj çalışmaları ile birlikte düzenlenecek bu yer 3 ay içinde tamamlanarak bize teslim edilecek”.

0 comments

Disko müziği eşliğinde teravih namazı

Published on 12 Ağustos 2010 Perşembe in

Çanakkale'de Ramazan ayının başlaması ile birlikte Barbaros mahallesindeki Kayserili Ahmet Paşa Camiine 50 metre mesafede kurulan Lunapark teravih namazını kılan cemaati şok etti.

Çanakkale'de 47. Uluslararası Troia Festivali ile Ramazan Ayının aynı tarihe denk gelmesi ilginç görüntülerin yaşanmasına sebep oldu. Her yıl Sarıçay yatağında kurulan Lunaparkın Kayserili Ahmet Paşa Camiine 50 metre mesafede kurulması teravih namazı için camiye gelen cemaate zor anlar yaşatıyor. Eğlencenin doruk yaptığı saat 22.00 sıralarında lunaparkta müzik sesinin sona kadar açılması o saatlerde teravih namazı için camiye akın eden vatandaşları zor durumda bırakıyor.

Disko müzik eşliğinde teravih namazı kılmak zorunda kaldıklarını belirten vatandaşlar bu duruma tepki göstererek, "Camiye huşu içinde namaz kılmaya gelmemize rağmen aşırı müzik sesiyle duaları şaşırıyoruz. Ramazan ayı içinde camiye bu kadar yakın bir yerde lunapark kurulamaz. Bu kişilerin hiç olmazsa teravih namazının kılındığı saatlerde müzik sesini kapatmaları gerekir. Belediye yetkilileri ile diğer ilgililerin bu konuda gerekeni yapmalarını ve sorunu çözmelerini istiyoruz. Ramazan ayında müzik eşliğinde teravih namazı kılmak istemiyoruz" dediler.

İHA

0 comments

Yeni otogarın temeli törenle atıldı

Published on 7 Temmuz 2010 Çarşamba in





Çanakkale Belediyesi’nin Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale ettiği yeni otogarın temeli törenle atıldı. Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş. tarafından yıl sonuna kadar tamamlanarak hizmete açılması planlanan otogarın 4 milyon liraya mal alacağı açıklandı.
Çanakkale Belediyesi, zamanla kent içinde kalan ve yetersiz hale gelen otogarın yerine şehir çıkışında, yeni mezarlık yanında bir otogar yaptırma kararı aldı. Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale edilen otogar yapımına Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş. talip oldu. Yaptıktan sonra 15 yıl boyunca işletecek olan Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş., 20 Nisan da otogar inşaatına başladı. Yeni otogar için bugün (18 Mayıs) ise temel atma töreni düzenlendi. Törene Çanakkale Vali Yardımcısı Tahir Demir, Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan, Defterdar Sacide Şakar, Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yalamanoğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende konuşan Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yalamanoğlu, şirket olarak aralarında İstanbul, Samsun, Havza, Çarşamba ve Kayseri otogarlarının bulunduğu 5 otogar çalıştırdıklarını belirterek, “Çanakkale otogarı bizim işlettiğimiz 6’ıncı otogar olacak. Biz otogar işletmesi konusunda 30 yıllık deneyimi olan bir şirketiz. Çanakkale otogarı belki diğer işlerimiz içinde ticari potansiyeli büyük olan bir işletme olmayabilir. Ama Şehitler diyarı Çanakkale o kadar güzel bir şehir ki, buraya bir eser yapmayı ticaret yapmaktan daha önemli kabul ettik. Çanakkale’ye adına yakışır bir otogar yapacağız. Otogarı 15 yıl boyunca işleteceğiz” dedi...
Yalamanoğlu, 8 ay önce Suriye devletinden ve Suriye Holdingten Halep’e bir otogar yaptırılmak üzere davet aldıklarını, Suriye Holding ile yüzde 50 ortaklıkla Halep’de 330 bin metrekarelik alana 60 milyon dolara bir otogar, otel ve alış veriş merkezi yapmak için imza attıklarını da belirtti.
Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan ise, mevcut belediye binası yanında hizmet veren otogarın yıllar önce yapılırken, ‘ta şehrin dışında, kim gidecek oralara’ dendiğini hatırlatarak, “Maalesef bugün otogar şehrin göbeğinde kaldı ve sıkıntı yaratmaya başladı. Biz de yeni otogar yapmaya karar verdik. İhaleyi Büyük İstanbul Otobüs Şirketleri A.Ş. kazandı. Yer olarak şehir çıkışındaki bu alanı seçtik. Yeni otogar şehir içi trafiğini rahatlatacaktır.31 bin 600 metrekarelik arsa üzerinde 3 bin 155 metrekarelik kapalı alana yapılacak yeni otogar 12 tane şehirlerarası otobüs peronu, 10 tane ilçelere çalışan minibüs peronu, 16 tane otobüs yazıhanesi, çocuk parkı, restoranı ve kafesiyle modern bir yapı olacak. Sözleşme gereği 2011 yılının Temmuz ayında bitirilmesi gereken ve 4 milyon liraya mal olacak olan otogarın belirtilen tarihten önce, bu yıl sonunda tamamlanarak hizmete açılacağı haberini aldık. Bu da memnuniyet verici” dedi.

0 comments

KENTİN SİMGELERİNDEN BİRİ OLAN SAAT KULESİ UZUN ZAMANDIR BIRAKILDIĞI YALNIZLIKTAN KURTARILDI

Published on 6 Temmuz 2010 Salı in



Mülkiyeti İl Özel İdaresi'ne ait Saat Kulesinin devri, İl Genel Meclisi'nin 07.01.2010 tarih ve 2010/5 sayılı kararı ile bedelsiz olarak Çanakkale Belediyesi'ne yapılmıştır. Belediyemiz yapıyı orijinaline uygun bir şekilde onararak Çanakkale'nin önemli bir değerini korumayı ve kente kazandırmayı amaçlamaktadır.
100 yılı aşkın süredir ayakta olan yapının çevresinde gelişen meydan inşa edildiği tarihin mimari üslubunu yansıtmakta, kentlilerin ve kente gelen ziyaretçilerin buluşma mekânı olarak toplumsal bir işlevi yerine getirmektedir.
Ancak uzun yılların verdiği tahribat nedeniyle yapının bakımsız ve yıpranmış göründüğü, yapı üzerinde tuz ve kirlenmelerin olduğu giriş kapısı, pencere ve diğer demir aksamlarının onarım gerektirdiği tespit edilmiştir.
Bu bakımsız ve yıpranmış görüntüyü ortadan kaldırmak için Belediyemiz tarafından kulenin iç ve dışında bakım onarım, restorasyon ve meydanda peyzaj düzenlemeleri yapılması planlanmıştır. Saat kulesinin iç kısmında saat mekanizması ve çalar kampası yeniden işleyişe geçirilerek, iç temizlik, bakım ve kadran aydınlatması yapılması planlanmıştır.
Dış cephesinin bakım onarımı için İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkalığı Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü (KUDEB)'e restorasyon çalışmalarında izlenecek yöntem ve yapının fiziksel durumunun tespiti konusunda rapor hazırlatılmış ve saat kulesinin onarım talebi Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun onayına sunulmuştur. 22.06.2010 tarihinde onaylanan kurul kararı doğrultusunda restorasyon çalışmaları uzman bir firma tarafından yapılacaktır. Çalışmaların Temmuz ayı başında başlaması planlanmaktadır.
Saat Kulesi hakkında bilgi:
Bulunduğu meydana adını veren ve Sultan II.Abdülhamit zamanında 1897 yılında inşaa edilen tarihi Saat kulesi, kare planlı yükseldikçe daralan dört kattan meydana gelmektedir. Assos kesme taşından yapılmış olan kule 4 kat ve en üstte kubbeli çan kulesinden oluşmaktadır. Kuleye batı cephesindeki kemerli bir kapıdan girilir. Doğu yönünde ise üst tarafında kitabesi olan bir çeşmesi mevcuttur. Zemin kattan üst katlara demir merdivenlerle ulaşılır. Katlar arasında kat silmeleri yer almakta olup her silmeden sonra cephe yukarıya doğru incelir ve sekizgen planlı köşkle son bulur. 1. katın etrafı 1.00 metre dışarıya çıkmalı balkonla çevrilidir ve dört cepheden de sivri kemerli kapılarla balkona çıkılır. 2. kata yine demir bir merdivenle ulaşılır ve bu katta saat dolabı yer alır. 3. kat da ise dört yönde yuvarlak kadranlı saatler ve üzerinde de çanın asıldığı sekizgen gövdeli kubbeli köşk bulunur. Bu kat da saat çanı yer almakta olup dört tarafa dikdörtgen pencereler açılır. Deprem sonrası çan köşkü değiştirilmiştir.
ÇANAKKALE BELEDİYESİ – İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ

Kaynak-Burası Çanakkale

0 comments

ÇANAKKALE'Yİ BRAD PİTT TANITACAK

Published on in




Devlet Bakanı Egemen Bağış, dünyaca ünlü aktörü Çanakkale'de yapılacak festivale getirmek için devreye girdi
Devlet Bakanı Egemen Bağış, Çanakkale'de 15-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 1. Troia Film Festivali'ne dünyaca ünlü oyuncu Brad Pitt'i getirmek için kendisinden yardım isteyen festival komitesine destek sözü verdi. Festival Yönetim Kurulu Başkanı Elif Tayhan, Pitt'in menejerine davet yazısını gönderdiklerini, Egemen Bağış'tan da ünlü oyuncunun Çanakkale'ye gelmesi için yardım istediklerini belirtti.
HEDİYE TRUVA ATI
Bağış'ın, Türkiye'nin ve Çanakkale'nin dünyaya tanıtılmasına katkı sağlayacak festival projesini çok beğendiğini ve "Elimden ne geliyorsa yapacağım" sözünü verdiğini anlatan Tayhan, Brad Pitt dışında Truva filminin yönetmeni Wolfgang Petersen, filmde Troya Prensi Paris'i canlandıran Orlando Bloom ve Isparta Kraliçesi Helen'i oynayan Diane Kruger'i de Çanakkale'ye getirmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Çekimleri Malta'da yapılan Truva filmine konu olan olayların 3 bin yıl önce bugünkü Çanakkale'de geçtiğini hatırlatan Tayhan, "Bu gerçeği filmin yönetmeni ve oyuncuları dışında tüm dünyaya anlatmak istiyoruz. Kültür ve Turizm Bakanımızdan bugüne kadar büyük destek gördük. Sayın Egemen Bağış da bize yardımcı olacağına dair söz verdi. Önümüzdeki günlerde Brad Pitt ve filmin diğer oyuncularına Çanakkale'yi ve Truva'yı anlatan çeşitli hediyeler göndereceğiz. Onların buraya gelmesi tüm dünyada büyük ses getirecek ve Çanakkale'yi herkes tanıyacak" diye konuştu. Festivalin bu yıl ulusal, sonraki yıllarda ise uluslararası nitelikte olacağını açıklayan Tayhan, festivale son 1 yılda Türkiye'de çekilen tüm uzun metrajlı filmlerin katılabileceğini, başvuruların 1-31 Temmuz tarihleri arasında yapılacağını kaydetti.

Kaynak-Burası Çanakkale

0 comments

Silver Spirit Çanakkale'de...

Published on 28 Haziran 2010 Pazartesi in



96 metrelik Bahama bayraklı gemi 528 yolcu ve 367 personeliyle sabah saatlerinde Kepez Limanına yanaştıktan sonra,çoğunluğu Amerikalı olan turistler özel turlara katılıp kenti gezdiler.

Yunanistan'ın Mykonos adasından Çanakkale'ye gelen gemi İstanbul'a geçti.

0 comments

'Çanakkale'den Anadolu'ya Projesi'

Published on in

Çanakkale'den Anadolu'ya' Projesi Kapsamında Oluşturulan 'Çanakkale 1915 Savaş Eserleri Gezici Müzesi' Trabzon'da Ziyarete Açıldı

Tarihçi Ahmet Uslu'nun hazırladığı ve bazı firmaların sponsorluğunu üstlendiği, 'Şehitler Diyarından Anadolu'ya' sloganıyla yola çıkan gezici müze, Trabzon'a gelerek Atatürk Alanı'nda park etti.

Gezici müzeyle ilgili AA muhabirine açıklamada bulunan Proje Sorumlusu Ahmet Uslu, 18 Martta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanların katılımıyla açılan gezici müzenin, 3 yılda Türkiye'nin tüm il ve ilçe merkezlerini ziyaret edeceğini söyledi.

Halka Çanakkale'deki tarihi yaşatmak istediklerini ifade eden Uslu, 'Çanakkale'ye herkesin gitmesi söz konusu olamayabilir. Bu nedenle insanlarımızın bu önemli tarihi bire bir yaşayabilmeleri için bu müze oluşturuldu. İnsanlarımız burayı gezerek tarihi daha da yakından yaşayabiliyor' dedi.

Gezici müzenin 1 hafta süreyle kentte bulunacağını kaydeden Uslu, daha sonra Rize ve Hopa'ya gideceklerini sözlerine ekledi.

Öte yandan gezici müzeyi ziyaret eden vatandaşlar, şehit ve gazi mektupları, mermi kovanları, bombalar ve silahları yakından görme imkanı elde ettiler.

(BA-AK-SEM) - TRABZON

0 comments

Çanakkale - Avşa- Erdek- Marmara Hattına Yeni Feribot

Published on in

Çanakkale'nin Gelibolu İlçesi'nde Aksoy Denizcilik Şirketi'nce 10 Milyon Dolara İnşaa Edilen 81 Araç ve 750 Yolcu Kapasiteli Modern Feribot, Avşa-erdek- Marmara Hattında Çalışacak.

Çanakkale'nin Gelibolu İlçesi'nde Aksoy Denizcilik Şirketi'nce 10 milyon dolara inşaa edilen 81 araç ve 750 yolcu kapasiteli modern feribot, Avşa-Erdek- Marmara hattında çalışacak.

Aksoy Denizcilik Şirketi tarafından Gelibolu Tersanesi'nde 10 milyon dolara inşa edilen ''Çanakkale' feribotu, Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş. tarafından günlük 4 bin Dolar bedelle 2 yıl süreyle kiralandı. Güney Marmara'da Avşa-Erdek-Marmara Adaları hattında çalışacak olan 81 araç ve 350'si kapalı alan olmak üzere toplam 750 yolcu kapasitesine sahip yeni feribot Çanakkale iskelesinde tanıtıldı. Mini bir boğaz turuna çıkan ''Çanakkale' isimli feribot sık sık siren çalarak vatandaşları selamladı. Tanıtım seyrine Çanakkale Belediye Başkanı CHP'li Ülgür Gökhan, İl Özel İdare Sekreteri Ayhan Gider, Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü Hasan Yürükçü, Aksoy Denizcilik ve Gelibolu Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aksoy, İl Genel Meclis üyeleri ve basın mensupları katıldı. Kaptanlar, tanıtım seyrine katılanlara feribotun özellikleri hakkında bilgiler verdi.

Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü Hasan Yürükçü, geçen yıl hizmet vermeye başladıkları Avşa-Erdek-Marmara Adaları hattında daha hızlı, daha yüksek kapasiteli ve modern bir feribot ihtiyacı olduğunu tespit ettiklerini, bunun üzerine de bu hat için yeni bir feribot kiraladıklarını söyledi. Yürükçü, ''30 Haziran Çarşamba günü Avşa-Erdek-Marmara hattında çalışmaya başlayacak olan feribotumuz 13 nat seyir hızına ve 360 derece hareket edebilen akrobat pervanelerle donatılmış her türlü manevra kabiliyetine sahip. En düşük egzoz emisyonları ile çevreci bir feribot. Engelli vatandaşlarımız için asansörü bulunuyor. Yaşam mahalleri son derece modern. Geminin tüm atık suları için atık arındırma tesisi bulunuyor' dedi.

Bugüne kadar hizmet veren arabalı vapurun Avşa-Erdek-Marmara hattını 3.5 saatte tamamlandığını aktaran Yürükçü, yeni feribotla bu sürenin 2 saate ineceğini ve günde 2 olan sefer sayısının bu sayede 3'e yükseleceğini söyledi. Geçen yıl Çanakkale Boğaz hattında çalıştırmak üzere 4 yeni modern feribotun yapım ihalesini sonuçlandırdıklarını da hatırlatan Yürükçü, bu yeni feribotları yılbaşından itibaren teslim almaya ve çalıştırmaya başlayacaklarını belirtti.

0 comments

Çanakkale gezilmez!

Published on 7 Haziran 2010 Pazartesi in

140 lirası olmayana ecdadını görmek yasak...

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, Çanakkale'deki şehitliği ziyaret etmek isteyenlerden ücret alınmasına ilişkin, ''Çanakkale geçilmesin diye kanlarını ve canlarını ortaya koyan ecdadını ziyaret etmek isteyenler, 140 TL ödemedikçe ecdadını ve tarihini göremeyecek'' dedi.

Kaya, yaptığı yazılı açıklamada, Alan Kılavuzları Yönetmeliği ile birlikte 1 Hazirandan sonra Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret etmek isteyen ve 12 kişiden fazla olan gruplardan 140 lira ücret tahsil edildiğini belirtti.

Yapılan uygulamanın şehitlere saygısızlık olduğunu öne süren Kaya, şunları kaydetti:

''Bu uygulama, şehitlerimiz üzerinden para kazanma amacı olarak görülmektedir. Çanakkale geçilmesin diye kanlarını ve canlarını ortaya koyan ecdadını ziyaret etmek isteyenler, 140 lira ödemedikçe ecdadını ve tarihini göremeyecek. Yapılan uygulama insanları milli tarihinden uzaklaştırma operasyonudur. Seyahat özgürlüğünün Anayasa ile güvence altına alınmasına karşılık, bölgeyi gezenlerden ücret talep edilmesi en iyi ifadeyle kamusal soygun olarak tarif edilebilir.

Son yıllarda Çanakkale Milli Parkı'nın ziyaretçi sayısının artması, kamunun iştahını kabartmış gözükmektedir. Dedelerimizin kanları ve canları ile koruduğu yerleri bize parayla satmaya kalkışmaları şehitlerimizin kemiklerini sızlatır.''

Bu uygulamanın, acilen sonlandırması gerektiğini bildiren Kaya, aksi takdirde milli parkın ablukaya alınması olarak görülen uygulama nedeniyle her türlü yasal ve adli girişimi başlatacaklarını belirtti.

AA
Kaynak-HABERTÜRK

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 23 Mayıs

Published on 23 Mayıs 2010 Pazar in

1915 - İtalya'nın İtilaf Devletleri yanında savaşa girmesi.

1919 - İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalini protesto amacıyla ''Sultan Ahmet Meydanı''nda büyük miting. Günlerdir ardarda yapılan mitinglerin en büyüğü Sultanahmet'te yapıldı. İki yüz bin kişinin katıldığı gösteride Mehmet Emin (Yurdakul), Halide Edip (Adıvar), Süleyman Sırrı ve bir çok konuşmacı halka seslendi. İşgal protesto edildi.

1928 - Türk Vatandaşlık Kanunu TBMM'de kabul edildi. Buna göre vatandaşlığın belirlenmesinde soy ya da kan bağı ilkesi esas alındı.

0 comments

Çanakkale'de Ralli Yapan Halk Otobüsü Şoförleri

Published on 21 Mayıs 2010 Cuma in

Bugün, çok uzun zamandır değinmek istediğimiz bir konu hakkında konuşmak istiyoruz. Çanakkale'nin ulaşım sorununun sadece yol kısmından bahsetmiştik daha önce, bugün de ralli yapan halk otobüsü şoförlerinden bahsedeceğiz. Çünkü artık tehlikeli boyutlara vardığını düşünüyoruz. Özellikle bu hız yüzünden ani fren yapıp neredeyse camdan dışarı çıkacak olan bayanı gördükten sonra bu konu iyice sinirlerimizi bozmaya başladı. Halk otobüsü şoförleri o kadar hızlı ki bugüne kadar yaşadıklarımızı yazsak herhalde sayfalar sürer. Soldan kaldırıma sürterek geçmelerinden tutun da, virajlara yüksek hızda girmeleri, özellikle Esenler'de sağdan gelene bakmadan ve hızını kesmeden yola devam etmeleri hangini söyleyelim bilmiyoruz. Özellikle geceleri yollar tenha iken müthiş bir hızla araç kullanmaları önlerine aniden çıkacak birine ya da bir şeye karşı kesinlikle duramayacaklarının bir kanıtı. Bizce bugüne kadar görmezden gelen yetkililerin, artık kötü sonuçlara varmadan bu işe bir el atmaları gerek.

Tüm Çanakkale halkından bu konuda duyarlı olup gerekli mercilere şikayette bulunmalarını istiyoruz.

Daha güvenli bir Çanakkale için elele...

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 21 Mayıs

Published on in

1923 - 1923 yılında kurulan Türkiye Futbol Federasyonu'nun, o zamanki adıyla ''Futbol Hey'et-i Müttehidesi'nin'', FIFA'nın 26. üyesi oluşu.

1937 - Atatürk'ün, 19 Mayıs 1937 günü Ankara Stadyumu'nda yapılan tören nedeniyle milletin sevgi ve bağlılık duygularını ileten içişleri Bakanı ve C.H.P. Genel Sekreteri Şükrü Kaya'ya teşekkür telgrafı: ''...19 Mayıs gününün yıldönümünde Ankara Stadyumu'nda toplanan muhterem yurttaşların ve bilinçli ve gürbüz gençliğin yüksek ve kalbî hislerini bildiren telgrafınızı büyük sevinçle aldım. Teşekkür eder ve Türk'ün, sınırı olmayan yükselme ve ilerlemesinde daima başarılar

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 20 Mayıs

Published on 20 Mayıs 2010 Perşembe in

1919 - Atatürk'ün, Samsun'dan Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya telgrafı: ''İzmir'in Yunan askerleri tarafından işgali hadisesi, yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu tasavvur ve tasvir edilemeyecek derecede üzmüştür. Ne millet ve ne ordu, mevcudiyetine karşı yapılan bu haksız tecavüzü kabul etmeyecektir!''

1919 - İstanbul'da, Üsküdar Doğancılar'da İzmir'in işgalini protesto mitingi.

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 19 Mayıs

Published on in

1919 - Mustafa Kemal Paşa, karargahıyla beraber Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlattı. Bandırma vapuru, sabah saat 6:00 sıralarında Samsun limanına girmiş, sandallar aracılığıyla arkadaşlarıyla beraber karaya çıkan Atatürk, askeri bando eşliğinde halk tarafından sevgi ile karşılanmıştır.

1920 - T.B.M.M.'nde Damat Ferit ile arkadaşlarının yurttaşlıktan çıkarılmasına karar verildi.

1937 - İngiltere Kralı VI, George'un, doğum yıldönümü nedeniyle Atatürk'e tebrik telgrafı: ''Doğum gününüzün yıldönümü nedeniyle Ekselânsınız'a kalbî tebriklerimi ve aynı zamanda sıhhat ve uzun ömürler temennilerimi takdim ile samimî bir zevk duyarım.''

1938 - Atatürk'ün, saat 15.00'den itibaren Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle 19 Mayıs Stadyumu'nda gösterileri izlemesi.

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 18 Mayıs

Published on 18 Mayıs 2010 Salı in

1919 - Bandırma vapurunun, saat 12.00 sıralarında Sinop limanına girişi (Şiddetli fırtına sebebiyle Atatürk karaya çıkmamış, ancak, Üsteğmen Hikmet (Gerçekçi) Bey'i, vapuru yanaşan bir sandal aracılığıyla kıyıya göndererek, Samsun'daki Tümen Komutanlığı'na, -gelmekte olduklarını bildiren- bir telgraf çektirmiş, sonra yola devam edilmiştir.

1919 - İşgale karşı tüm Anadolu'da protesto mitingleri yapılıyor. Erzurum'da yapılan gösteride Dursunzade Cevat (Dursunoğlu), tek çarenin silahlanıp, düşmana karşı koymak olduğunu dile getirdi.

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 17 Mayıs

Published on 17 Mayıs 2010 Pazartesi in

1915 - Atatürk'e, Arıburnu muharebeleri hatırası olmak üzere Padişah adına ''Muharebe Altın Liyakat Madalyası'' verilmesi.

1919 - Bandırma vapurunun, gece saat 23.00 sıralarında İnebolu'ya gelişi (Şiddetli fırtına sebebiyle Atatürk ve arkadaşları karaya çıkmaksızın yolculuğa devam etmişlerdir.

1919 - Yunanlıların Urla ve Çemşe'yi işgali. İtalyanların Söke'yi işgali.

0 comments

Uğur Dündar'la 10,5 metrelik Uğur'lu pasta

Published on 16 Mayıs 2010 Pazar in


ÇANAKKALE -İHA- Çanakkale Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği'nin uyguladığı "Doğum Günün Kutlu Olsun" projesi kapsamında Emniyet Müdürlüğü ile 18 Mart İlköğretim Okulu işbirliğinde düzenlenen "Uğurlu Doğum Günü Pastası " etkinliği büyük ilgi gördü. 3 bin kişi için hazırlanan 10,5 metre uzunluğundaki dev pastayı ünlü televizyon programcısı Uğur Dündar ile birlikte protokol üyeleri ve18 Mart İlköğretim Okulu öğrencileri birlikte kesti.
90. Yıl Gösteri merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlikte bir konuşma yapan 18 Mart İlköğretim Okulu Müdürü Hüseyin Arslan, Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği'nin okullarında bir polis memuru görevlendirdiğini belirterek, "Polis memuru Bülent Eroğlu da okulumuzda görev yapmaya başladı. Bu görev süresi içinde de giriş kapısı yanında bulunan panoya doğum günü olan öğrencelerimizin isimlerini yazıp onların doğum günlerini kutlamaya başladı. Bu etkinlik genişleyerek devam etti ve bugüne kadar geldi. Bugün de öğrencilerimiz, polislerimiz, eski mezunlarımız ve vatandaşlarımız ile birlikte toplu olarak doğum günü pastamızsın keserek bu anlamlı günü kutlayacağız. Bu etkinlikte 18 Mart İlköğretim Okulu'ndan mezun olan ünlü televizyon programcısı Uğur Dündar ve Belediye Başkanımız Ülgür Gökhan'ın da aramızda bulunması bizlere ayrı bir mutluluk veriyor. 10,5 metre uzunluğunda 3 bin kişi için hazırlanan dev pastamızla bugün bu mutlu anda birlikte olmanın sevincini yaşıyoruz" dedi.
Etkinliğe katılan ünlü televizyoncu Uğur Dündar ise yıllar önce Çanakkale'de 18 Mart İlköğretim Okulu'nda öğretmeni olan Melihat Başeğmez'i karşısında görünce elini öpüp bir süre kendisi e konuştu. Ardından Dündar ile birlikte sahneye çıkan Melihat Başeğmez, Uğur Dündar gibi bir öğrenci yetiştirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Ardından bir konuşma yapan ünlü televizyoncu Uğur Dündar, Çanakkale'nin kendisi açısından öneminin büyük olduğunu belirterek, "Çanakkale'nin ulusumuzun tarihinde olduğu kadar, benim kişisel hayatımda da ayrı bir önemi var. Benim babam da bir emniyet mensubuydu. Bu sebeple Çanakkale'nin benim hayatımdaki önemi ayrı. İlkokulu bir kısmını 18 Mart İlköğretim Okulu'nda okudum. Bu sebeple gerçekleştirilen bu etkinliğe de seve seve katılmak için geldim. Emeği geçenleri teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Etkinlikte Emniyet Müdürü Ali Ekber Bektaş da bir konuşma yaparak Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği'nin okul yöneticileri, okul aile birliği, öğrenciler, kamu kurum-kuruluşları yöneticileri ile birlikte gerçekleştirdiği "Uğurlu Doğum Günü Pastası" hakkında bilgi verdi. Etkinlik bir haftada 10 kişilik ekip tarafından hazırlanan 10,5 metre uzunluğundaki 3 bin kişilik pastanın kesilmesi ile sona erdi. Etkinliğe Vali yardımcısı Tahir Demir, Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı ile birlikte çok sayıda üst düzey yetkili ve öğrencilerle veliler katıldı.
AYHAN ÖNCÜ

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 16 Mayıs

Published on in

1919 - Mustafa Kemal'in Samsun'a gitmek üzere Bandırma vapuru ile İstanbul'dan ayrılması.

1923 - Atatürk'ün, bayram nedeniyle Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti örgütüne, belediye heyetlerine ve millet fertlerine tebrik telgrafı: ''...Nihayetsiz güçlükler içinde meydana getirdiği orduların kazandığı zaferlerle ebedî iftihara hak kazanan millet, siyasî ve toplumsal faaliyet alanlarında da aynı liyakati gösterecek ve inşallah millî ilerlemenin tam gelişimi içinde çok mesut bayramlara erişecektir.''

1934 - Atatürk'ün, Cumhuriyet gazetesinin kuruluşunun 10. yıldönümü nedeniyle Yunus Nadi'ye telgrafı: ''Gazetenizin onuncu yıl dönümünü idrak etmesinden memnun oldum. Başarı temenni ederim.''

1936 - Atatürk'ün, Çankaya'da, 8. Edward'ın tahta çıkışı nedeniyle İngiliz Büyükelçisi Percy Loraine'in yeni güven mektubunu kabulü.

0 comments

Çanakkale'de deprem

Published on 15 Mayıs 2010 Cumartesi in

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yetkilileri, Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Geyikli beldesi açıklarında, saat 06.18'de yerin 2 kilometre derinliğinde meydana gelen depremin aletsel büyüklüğünün 3.0 olduğunu açıkladı. Depremde can ve mal kaybı yaşanmadı.

0 comments

Çanakkale savaşıyla ilgili ortaya çıkan yeni belgeler

Published on in

Büyük zaferin 90′ıncı yıldönümünde ortaya çıkan korkunç gerçek! İhtilaf devletleri, Çanakkale’de Mehmetçik’e karşı boğucu kimyasal silah kullanmış. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden çıkan yeni bir belge, Türk tarihine şanlı bir zafer olarak geçen Çanakkale Savaşları’yla ilgili korkunç bir gerçeği ortaya çıkarttı. Türk ordusunun 251 bin şehit verdiği, 1 milyonun üzerinde askerimizin yaralandığı ve 10 bin askerimizin kaybolduğu Çanakkale Savaşı’nda, İngilizler liderliğindeki itilaf devletlerinin kimyasal silah kullandıkları anlaşıldı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde görevli uzmanlarca ortaya çıkartılan yeni bir arşiv belgesinde, itilaf devletlerinin Türk askerlerine karşı boğucu türden gaz içeren kimyasal silah kullandığı belirtiliyor. Belgede, gazın hangi ülke kuvvetleri tarafından kullanıldığından söz edilmiyor. Verdiği zarar konusunda da bir bilgi yok. Fakat araştırmacılar, binlerce askerin kimyasal silahların tesiriyle şehit düşme ihtimalinin olduğunu belirtiyor ve muhtemelen İngilizler tarafından böyle bir yola başvurulduğu görüşünde birleşiyor. “DOST DEVLETLER” SESİNİ ÇIKARTMADI! 2 Temmuz 1915 tarihinde başkumandan vekili namına müsteşar imzasını taşıyan ve cepheden Hariciye Nezareti’ne gönderilen belgede, düşman kuvvetleri tarafından kimyasal silahlar kullanıldığı belirtilip, tarafsız ve dost devletlerin olayı protesto etmesi isteniyor. Dost devletlerin insanlık dışı bu hadiseyi protesto ettiğine dair bir bilgiye rastlanmıyor; ama bu belge Çanakkale’yi kimyasal silahların kullanıldığı savaşlar arasına sokuyor. Daha önce 19. Yüzyıl’ın sonlarında Fransızlar Almanlar’a karşı zehirli gaz kullanmış, aynı şekilde Almanlar da Fransızlar’a misillemede bulunmuştu. HASTANEYE BİLE BOMBA YAĞDIRDILAR Çanakkale’de destan yazan askerlerimize yönelik uluslararası savaş hukukuna aykırı hareketler, kimyasal silahlarla sınırlı değil. Tespit edilen 2 ayrı belgeye göre, savaş hukukuna kesinlikle aykırı olmasına rağmen, Mehmetçik’e domdom (parçalayıcı, dağıtıcı özelliği çok fazla) kurşunları da sıkılmış. 10 Mayıs 1915′e ait bir başka belgede de İngiliz savaş gemilerinin balonlar yardımıyla Maydos kasabasında Hilal-i Ahmer bayrağı çekmiş hastaneyi bombalayıp, 30 yaralı askeri şehit ettiği belirtiliyor. Osmanlı Hükümeti, ”insanlığa sığmayan” bu saldırı sonrasında, Amerika Sefareti aracılığıyla İngiltere’nin uyarılması talebinde bulunuyor. Bu belgeler, savaş kurallarının hiçe sayıldığı Gelibolu’da nasıl bir trajedinin yaşandığını gösterirken, Çanakkale’yi ‘geçilmez’ yapan Türk askerinin kahramanlığını da bir kez daha gözler önüne seriyor

0 comments

Atatürk'ün TBMM konuşma metni

Published on in

0 comments

Türkiye Cumhuriyeti Ordularına Mesaj

Published on in

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 15 Mayıs

Published on in

1919 - Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı.

1919 - Sabahtan itibaren yaklaşık onikibin kişiyi bulan Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkmaya başladı. Kadifekale'ye Yunan topları yerleştirildi.

1924 - Sanayi-i Nefise Mektebi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) öğrencileri ilk resim sergilerini İstanbul'da açtı.

1926 - Bir İngiliz zırhlısına binerek Malta'ya kaçan ve daha sonra İtalya'nın San Remo kentine yerleşen son Osmanlı padişahı VI. Mehmet Vahdettin'in ölümü.

1937 - Atatürk'ün, Ankara Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencilerinin Halkevi'nde verdikleri çay nedeniyle Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu tarafından kendisine çekilen saygı ve bağlılık telgrafına cevabı: ''Bana gösterilen temiz ve samimî hisleri bildiren telgrafınızı memnuniyetle aldım. Teşekkür eder ve Ankara Hukuk Fakültesi'ne ışıklı yolunda daima ilerlemeler ve başarılar dilerim.''

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 11 Mayıs

Published on 11 Mayıs 2010 Salı in

1918 - Atatürk'e, Harp Madalyası verilmesi.

1919 - İtalyanlar Marmaris, Fethiye ve Bodrum'u işgal etti.

1920 - Mustafa Kemal'in Osmanlı Hükümeti (İstanbul Hükümeti) tarafından ölüme mahkûm edilişi. Beraberinde idama mahkum edilenlerin isimleri: ''Kara Vasıf, Ali Fuat Paşa, Ahmet Rüstem Dr. Adnan, Halide Edip''

1920 - Ana hatları 24 Nisan 1920'de San Remo Kanferansı'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs 1920'de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti'ne verildi

1921 - Atatürk'ün, ''Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'' umumî heyet toplantısında Grup Başkanlığı'na seçilmesi.

1938 - Atatürk, çiftliklerini ve taşınmazlarını ulusa bağışladı

0 comments

İnsanlığın Savaşı Yendiği Yer

Published on 9 Mayıs 2010 Pazar in


0 comments

Resme dikkatli bakın !

Published on in



Yaşları 20-27 arasında değişiyor. Siz o yaşlarda ne yapıyordunuz ? Şu anda vatan için ne yapıyorsunuz ? Yoksa sadece yaşıyor musunuz ?

0 comments

Tahkimat

Published on in

0 comments

Savaş Öncesi

Published on in

0 comments

Taarruz Planı

Published on in

0 comments

Çanakkale Mucizeleri-3

Published on in

Nusret Mayın Gemisi Çanakkale savaşına noktayı koyacak olan görevine çıktığı gece Karanlık Liman ile Seddülbahir arasındaki mayınları toplayıp yerini değiştirirken onu koruyan Anadolu Feneri de bir İngiliz Gemisi üzerine projektörleri dikmiş ve gemiyi takibe almıştı. Fakat birden Anadolu Feneri arıza yaptı. Nusret Mayın Gemisi telaşla ışıklarını söndürdü. İngiliz gemisi bu sefer kendi projektörleriyle denizi taramaya başladı. Geçen dakikalar içinde Nusret Mayın Gemisi tam yakalanacağı anda birden Anadolu Feneri tekrar çalışmaya başladı. İngiliz gemisinin projektörleri üzerine kendi projektörlerini dikti ve iki ışık arasında kalan Nusret muhakkak bir hezimetten kurtuldu. Görevini yerine getirip geri döndüğünde bu heyecana kalbi dayanamayan gemi kaptanı ,Hakkı Bey' in naşını da karaya çıkardı. Anadolu Feneri' nin hiçbir tamirat yapılmadan kendiliğinden çalıştığını öğrenen gemi komutanı Nazmi Bey, bu olayın bir mucize olduğunu daha sonraki günlerde yazdığı günlüğünde bildirmektedir.

0 comments

Çanakkale Mucizeleri-2

Published on in

Conkbayırı' nda kara savaşları sırasında 57 tümen her gün çamaşır değiştirir. Kirlilerini yıkar çalılara asar ve ertesi gün için kuruturlarmış. Sebebi ise eğer şehit olurlarsa Allah'a temiz kıyafetlerle varmaktır. Savaşa çıkmadan önce namazlarını kılar ve ibadet ettikten sonra savaşa başlarlarmış. Maneviyatı kuvvetli bu insanlar Conkbayırı' ında düşman tarafından kıstırıldıkları anda gökten beyaz-gri bir bulut kümesi 57. Tümenin üzerine inmiş ve bulut yok olduğunda düşman askerleri ne olup bittiğini anlayamamışlar. Zira ortada tek bir Türk askeri bile yokmuş. Gemiden bu olayı seyreden İngiliz Amirali Hamilton daha sonraki savaş anılarında da bu olayı anlatmaktadır

0 comments

Çanakkale Mucizeleri-1

Published on in

Düşmanın meşhur Golyat adlı zırhlısının batırılması olayında da ortalığı bir anda kaplayan sis Osmanlı askerlerinin çok işine yaramıştı. Haince saldırılar planlayan Golyat, bu şekilde teslim alınabilmişti. Golyat’in batırılması karşısında da General Hamilton hüsranla şu satırları yazmıştı: “Dün geceki kesif sis sırasında, bir Türk torpidobotu, Çanakkale Boğaz’ından sızıp Golyat zırhlısını torpidoladı. Düşman madalyayı hak etti. Kahrolsunlar!”
Sadece bulut olayları değildi meydana gelenler. İngilizler yön bulmak için kullandıkları pusulalarında bile zaman zaman akıl almaz oynamalar görüyor ve ne yapacaklarını şaşırıyorlardı. Örneğin John Hargrave adlı İngiliz subayının verdiği raporda, elindeki pusulanın sık sık yön değiştirdiği ve aynı anda birçok yeri kuzey olarak gösterdiği yazılıdır. Üç Anzak istihkam askerinin yemin ederek ve Anzak Sahra Birliği’ndeki diğer 19 arkadaşlarını da şahit göstererek anlattıkları “Düşman yutan bulut” hadisesi şu şekildedir: 267 kişilik Norfolk Kraliyet Taburu, Alçıtepe’den bir önceki tepe olan 60. tepeye doğru rahat bir şekilde ilerler. Havada soluk renkli bulutlar vardır. Bu bulutlar saatte 6 veya 8 km. hızla esen rüzgâra rağmen sabit bir şekilde durmaktadırlar. Bunlardan yaklaşık 250 m uzunluğunda 60’ar metre eninde ve 60 m yüksekliğinde olan bir bulut tepeyi kaplamıştır. Norfork Kraliyet alayının subayları ve askerleri bulutun içine girmeye başlarlar. Son asker de girince bulut yükünü almış bir uçak gibi havalanmaya başlar. Havadaki diğer soluk renkli bulutlarla birleşerek kuzeye yani Trakya tarafıa doğru gider. Savaş sonrasında bu 267 kişilik alayın bir tek ferdine bile -ne ölüler arasında ne de esirler arasında rastlanamamıştır.

0 comments

YARBAY HASAN BEY

Published on in

5.Kolordu Kumandanı General Fevzi Çakmak’a bağlı 17.Alayın altın kalpli kahraman Kumandanı Yarbay Hasan Bey….O Hasan Bey ki; 11 Temmuz günü ŞEHİTLER BAHÇESİNE GİRERKEN, KENDİSİNİ ALLAH’IN SON PEYGAMBERİ HZ.MUHAMMED’İN(S.A.V) BİLE BİZZAT KARŞILAMAYA GELDİĞİ ŞANSLI VE ŞANLI BİR TÜRK SUBAYIDIR.


11 Temmuz 1915 günü Fransızlar Kanlıdere, Kerevizdere istikametlerinden Alçıtepe’ye doğru büyük bir saldırı başlatırlar. Sayısız zırhlının denizden top atışı desteğinde çok kanlı ve zalimce bir saldırı…YOK ETMEYE GELENLERLE VAROLMA MÜCADELESİ VERENLER ARASINDA ÇOK KANLI BİR BOĞUŞMA BAŞLAR. ET VE KEMİK ATEŞ VE ÇELİĞE YİNE ÜSTÜN GELMİŞTİR.


Cepheyi demir tarlasına çevirenler yenilip kıyıya kadar kaçmışlardır. Cephe sakinleyince de insanlık görevi başlamıştır. Kendi şehit ve yaralılarımızın yanında özellikle Fransızların yaralı olduğu için bırakıp kaçtıkları askerlerinin tedavi işi de bize kalmıştır. Her alay kendi bölgesinde yaralı ve ölülerini toplama işine koyulur. 17. Alayın savunma alanı Kerevizdere ile Kanlıdere arasındaki boyun kısmıdır. Alay Kumandanı Yarbay Hasan Bey de bizzat yaralıları toplama işine nezaret etmektedir. İnsanlık icabı Türk askerleri Fransız yaralılarını hiç ayırt etmemektedirler.


Ama düşman, düşmanlığını yine de yapar. Ağır yaralı rolü yapan bir fransız askeri ansızın fırlayıp belinde sakladığı kasaturasını Alay Komutanının göğsüne saplar. Onun hayatını kurtarmaya çalışan bir insanın hayatına kastetmiştir. Yarbay Hasan Bey’in göğsünden oluk gibi kan boşanmıştır. Merhamet taşıyan bağrında al bir gül açılmıştır. Bir anda yere yığılır kalır. Sadece “VALLAHİ ORAYA KÖTÜ NİYETLE GİTMEMİŞTİM…”cümlesi dökülür dudaklarından………………..


17.Alay Komutanının etrafında subayları,erleri “ÖLME KUMANDANIM, NE OLUR BİZ ÖLELİM DE SEN ÖLME”!!! diye feryat edeler.


YARBAY HASAN BEY’İN HZ. MUHAMMED (S.A.V) İLE BULUŞMASI………….


Hepsi O’nu kurtarmak için bir şeyler yapmaya çalışırlar. Hasan Bey, cephe adamıdır, karargah adamı değil ki……. Nice yaralı görmüş nice şehidini kucağında cennete uğurlamış: “EVLATLARIM BENİ HIRPALAMAYIN, AYRILIK VAKTİ GELDİ…ARTIK ELDEN BİR ŞEY GELMEZ,BENİM TOPRAĞIM BURASIYMIŞ ŞEHİT OLURSAM BENİ ŞU DÜŞTÜĞÜM YERE GÖMÜN DE; MEZARIM CEPHENİN SINIRI OLSUN, DÜŞMANA GEÇİT VERMESİN”der……Askerlerini daha fazla teskin etmek için de, “HAYDİ BAKAYIM HEP BERABER 33 DEFA; !!!LA HAVLE VELA KUVVETE İLLABİLLAHİL ALEYİL AZİYM!!! DEYİN” der. Askerlerin gözlerinden yaş, dillerinden dua dökülür. 33 defa tamamlanınca askerlerinin birinden Ezan okumasını ister….. Urfa’lı bir erin okuduğu içli bir Ezan derenin iki yakasında yankılanırken; Mehmetçiklerin yanık ciğerlerinin dumanı da Ezan sesine karışıp arşa doğru dalga dalga yükselir.


Birbirlerini çok seven 17. Alayın Kumandanı ile askerleri arasında ifade etmeseler de veda vakti hızla yaklaşmaktadır. Bunu hepsi yüreklerinin derinliklerinde çaresizce hissetmektedirler.


Tam ezan bitmek üzeredir ki; Alay Kumandanı Hasan Bey:”EVLATLARIM BENİ ÇABUK AYAĞA KALDIRIN, AYAĞA KALDIRIN ”diye telaşlanır. Yüzünde ve halinde hiç ızdırap izi yoktur. Sadece aşırı kan kaybından, güzel yüzü; sarı-beyaz bir renk almaktadır. O’nu isteği üzerine incitmeden ayağa kaldırırlar…Güney yönüne doğru gözlerini meçhule yöneltir, kendini toparlamaya çalışır……..


“NEDEN ZAHMET BUYURDUN YA RESULULLAH! BENİ MAHÇUP ETTİN YA RESULULLAH! BEN DE SANA GELİYORDUM YA RESULULLAH!” der…….O’nu ayakta tutan askerlerinin kucağına yığılır.


Erler meydanında, yiğitler harmanında kahraman Türk subayını Allah’ın Peygamberinin bile karşılamaya geldiğinden hiç şüphe yoktur…………..





Salim DAĞ

Araştırmacı Yazar

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 9 Mayıs

Published on in

1920 - Atatürk'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli oturumda askerî ve siyasî vaziyet hakkında konuşması

1933 - Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında Geçici Ticaret Antlaşması imzalandı.

1933 - Atatürk'ün, Cumhuriyet Halk Partisi Dördüncü Büyük Kurultayı'nı açış konuşması: ''Uçurum kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler... İşte Türk Genel Devrimi'nin bir kısa ifadesi!''

1935 - CHP Dördüncü Büyük Kurultayı Ankara'da toplandı. Partinin adının ''Cumhuriyet Halk Fırkası''ndan ''Cumhuriyet Halk Partisi''ne dönüştürüldüğü bu kurultay, aynı zamanda parti genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün katıldığı son kurultay oldu.

0 comments

Türk askerindeki ruh kuvveti...

Published on 4 Mayıs 2010 Salı in



0 comments

Hasan Etem’in Validesine Son Mektubu

Published on in

Valideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi,Nasihat-amiz mektubunu Divrin Ovası (Nığde) gibi,güzel,yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım.Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti.
Okudum, okudukça büyük dersler aldım.Tekrar okudum.Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim.Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım.Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemiyerek eğilmesi,bana,annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi.Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni , annenden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı.Nazarlarımı sola çevirdim çağıl çağıl akan dere , bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor , oynuyor , köpürüyordu …
Başımı kaldırdım , gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım.Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini , yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu.Diğer bir dalına baktım , güzel bir bülbül , tatlı sedasıyla beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.
İşte bu geçen dakikalar anında , hizmet eri :
-Efendim , çayınız , buyrunuz , içiniz , dedi.
-Pekala dedim,aldım baktım , sütlü çay…
-Mustafa bu sütü nereden aldın ? dedim.
-Efendim , şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu ?
-Evet dedim.Evet ne kadar güzel.
-İşte onun çobanından 10 paraya aldım.
Valideciğim , on paraya yüz dirhem süt , su katılmamış.Koyundan şimdi sağılmış , aldım ve içtim. Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu :
-Validen kaderine küssün , ne yapalım.O da erkek olsaydı , bu çiçeklerden koklayacak , bu sütten içecek , bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi”;
Şevket merak etmesin o görür , belki de daha güzellerini görür.
Fakat , valideciğim , sen yine müteessir olma.Ben seni , evet seni mutlaka buralara getireceğim.Ve şu tabii manzarayı göstereceğim.Şevket , Hilmi (kardeşleri) de senin sayende görecekler.
O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında , çamaşır yıkayan askerler saf saf dizilmişler.Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu.
Ey Allah’ım , bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi.Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi ,dere bile sesini çıkarmıyordu.Ezan bitti.O dereden ben de bir abdest aldım.Cemaat ile namazı kıldık..O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum.Ellerimi kaldırdım , gözümü yukarı diktim , azımı açtım ve dedim :
-Ey Türklerin Ulu Allah’ı.Ey şu öten kuşun , şu gezen ve meleyen koyunun , şu secde eden yeşil ekin ve otların şu heybetli dağların Halıkı.Sen bütün bunları Türklere verdin.Yine Türklerde bırak.Çünkü böyle güzel yerler , Seni takdis eden ve Seni ulu tanıyan Türklere mahsustur.
Ey benim Rabbim !
Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri ; ism-i Celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır.Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek , böyle güzel ve sakin biryerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin , düşmanlarını zaten kahrettin ya , bütün bütün mahveyle.Diyerek dua ettim ve kalktım.Artık benim kadar mesut , benim kadar mesrür bir kimse tasavvur edilemezdi.
Oğlun
Hasan Etem
4 Nisan 1331
(17 Nisan 1915)

0 comments

Mezarın üstündeki yazıyı okuyun da öğrenin...

Published on in



Ayrılırken hırsını alamayan İngiliz ve Avustralyalı askerlerin ölü Türk askerlerinin kafalarını keserek ülkelerine götürdüklerini bu yenilgiyi asla unutamayacaklarını, bir gün mutlaka buraya yeniden geleceklerini söylediklerini...

Biliyor muydunuz? Bilmiyorduk tabi nereden bileceğiz ki? Ders kitaplarında yazmıyordu öğretmenlerimiz bahsetmediler gazeteler yazmadı !!!

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Tarihin en büyük teknolojisine ulaşan ve teknolojiyle her şeyi halledeceklerini zannedenlerin, tarihin en büyük yenilgisini aldıklarını göğüs göğüse hiçbir çarpışmayı kazanamadıklarını torunlarının güya bundan ders çıkarıp şimdi uzun menzilli silahlar yaptıklarını, uzaktan kumanda ile savaştıklarını, hiçbir uçaksavarın vuramayacağı yükseklikten uçan ve bombalar atan uçaklar yaptıklarını, Irak’ta bu silahlarını
denediklerini ne var ki göğüs göğüse çarpışmaya giriştiklerinde gene çuvalladıklarını, teknolojinin bir kere daha mağlup olduğunu...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Çanakkale savaşının sonuçları itibariyle hiçbir savaşla kıyaslanamayacak kadar dünyayı etkilediğini, bir çok ülkede politik gidişi etkilediğini, özellikle Rusya’da Bolşevik devrimine yol açtığını yarım milyon cesedin ise Gelibolu’da toprağın kimyasını değiştirdiğini ve yeşillendirdiğini hâlâ toprağın altında kemikler, boş mermi kovanları ve patlamamış top mermileri çıktığını...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Çanakkale deniz zaferinin 91 Anma yıldönümü olan 18 Mart Gecesi, biri hariç hiçbir ulusal kanalın adam gibi bir yayın yapmadığını, bu kanalın yayınladığı belgeselin ise prime time bitiminden sonra (24:00) yayınlandığını diğer kanalların belgesel ya da tartışma programı yapmak yerine magazin, eğlence, yarışma ve dizi film gösterimi yaptıklarını, bu konuyla ilgili yayın yapan diğer kanalların ise marjinal çizgiye sahip ulusal ölçekli kanallar olduğunu gazetelerin ise konuya zoraki değindiklerini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Anzak günü olarak kutlanan 25 Nisan’da televizyonlarda Anzak törenlerinin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığını, aynı gün yapılan bu memleketin gerçek sahibi her görüşten Türk gençlerin 20 bin kişilik yürüyüşünün ise Türk televizyonları tarafından sansürlendiğini, gösterilmediğini, Atatürk’ün Çanakkale’de emperyalizme attığı tokat cezalandırılırcasına kendisinden zoraki bahsedildiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



İngiltere ve Avustralya’nın aradan bu kadar yıl geçtikten sonra Gelibolu’nun küresel miras olduğunu ve uluslararası toprak sayılmasını istediklerini, kendi şehitliklerinin olduğu bölgelerin ise kendi toprakları olarak kabul edilmesini istediklerini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Medeniyetin öncüsü İngilizlerin beyaz bayrak sallayan Türk askerlerini kurşuna dizdiğini, esir askerlerimizi tahta barakalara doldurarak diri diri yaktıklarını, esir alınan aç Türk esirlere maymunlara fıstık atar gibi yiyecek kırıntıları atarak eğlendiklerini Türk askerinin savaşta silahsız düşman askerini öldürmediklerini hayretle gördüklerini, bu sayede çok sayıda İngiliz ve Anzak’ın ölümden döndüğünü, bunlardan birinin sonraki yıllarda İngiltere Genel Kurmay Başkanı olduğunu, bu adamların insanlık adına ne varsa Çanakkale’de bizden öğrendiğini, savaşın sonlarına doğru az da olsa evcilleştiklerini, Çanakkale ile yapılan her belgeselde bu temanın abartıyla işlendiğini, bu savaşın kendilerine de büyük pay çıkararak ve yaşadıkları ağır yenilgiyi psikolojik olarak örtbas etmek için yapılan son centilmen (!) savaş olduğunu utanmadan söylediklerini, Türk kökenli yapılan belgesellerde inanılmaz bir ingiliz yalakalığı yapıldığını, hiçbir belgeselde Çanakkale’de yaşanan olayların sansürsüz ve adam gibi anlatılmadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Savaşın özellikle sonlarına doğru ordunun istihkakları azalttığını, askere günde sadece yarım ekmek verilebildiğini, bu ekmeğin de taş gibi kuru olduğunu açlık içinde siperlerde yaşayan Mehmetlerin ayakkabı köselelerini kaynatıp çorba niyetine içmeye çalıştıklarını eğer fedakarlık buysa bizim bildiğimiz hiçbir fedakarlığın fedakarlık olmadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk askerini şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale yakarak çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya çalıştığını, bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok içerisine kadar girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu olayın yıllar sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, geri çekilme esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle “Gittiğinize üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz” yazdığını bu olayın, geri çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar yıpranmış olduklarını ispatladığını okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu bir dönemde bizim Çanakkale’ye hangi yetişmiş evlatlarımızı yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi harcadığımızı...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Çanakkale’de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, ümitsiz vakalarla hiç ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, bir Türk doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, “kurtulma şansı yok” diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini, yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun mezarına gidebildiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Mustafa Kemal’in Anafartalar’da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL’in askerin morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha sonra Liman Paşa’ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman Paşa’nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve kendi altın köstekli cep saatini Mustafa KEMAL’e hediye ettiğini...

1 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Bu sırada çıkarmayı haber alan Esat Paşa’nın Yarımadanın öbür ucunda bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise “askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun bu şartlar altında yarımadayı yürüyerek geçemeyiz” itirazını anında o subayı görevden alarak cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL’i görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil mehmetlerin Mustafa KEMAL’in
arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada ingiliz askerlerinin kıyıda mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları yaşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu, Conkbayırı’nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş değil, boğuşma olduğunu, sonunda ingilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu işi başaramayacaklarını anladıklarını, ingilizlerin ve tüm işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale seferinin son direnişinin ileride vatanı bir
kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını müslüman ülkelerde Mustafa KEMAL’in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve posterlerinin kapış kapış satıldığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İkinci çıkarmadan önce ingilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni gelen Sopford’un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun zamandır Gelibolu’da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve “hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu tepeler bomboş” önerilerine karşın “yoldan geldik yorgunuz bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız” diyerek askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif yaptığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane sinek yutmadan yenilemeyeceğini, salgın hastalıkların da savaş kadar can aldığını, bir ingiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu, arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını, bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale
savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve bu şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin tahta düzenekler yaparak siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip yüzdürdüklerini toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve sineklerden geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin savaştığını,ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki taraf için de artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak alındığını,iki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını, birbirlerine sigara, yiyecek ve tespih, yüzük, gibi ufak tefek hediyeler verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının “gören insanın zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını” ifade ettiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Darü’l Fünun’un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için, o sene hiç mezun
vermediğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in




Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir saldırıda ingiliz makinelisi ile biçildiğini, olayı gören bir Türk askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman Çanakkale’den bahsedilse hüngür hüngür ağladığını...

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 4 Mayıs

Published on in

1920 - Atatürk'ün, ''Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen esasları ve İcra Vekilleri Heyeti'nde görev alan kişileri bildiren'' genelgesi: ''Millî iradenin fiilen vatanın mukadderatına el koymuş tanınması, esas ilke olarak kabul edilmiştir.''

1920 - Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) kuruldu.

1924 - Atatürk'ün, ''New York Herald'' muhabirine hilâfet ve yabancı dinî kurumlar hakkında demeci: ''...Her adımda patrikhaneler ve hilâfet gibi siyasî, dinî kurumların hukuku ile karşı karşıya geldik. Patrikhanelerin veya hilâfetin itirazlarına maruz olmaksızın hiçbir düzenleme veya ilerici fikir, idare şeklimize sokulamıyordu.''

1931 - Mustafa Kemal Paşa TBMM'de üçüncü defa Cumhurbaşkanlığına seçilmesi. Dördüncü Büyük Millet Meclisi'nin açılışı.

0 comments

Yardımsever Türk askeri Anzac subayını kucaklamış

Published on 3 Mayıs 2010 Pazartesi in

0 comments

İşte Çanakkale savaşından bir insanlık dersinin anıtı

Published on in

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu, on binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda uçtuğunu, yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini, her defasına “tamam bu sefer canlı Türk bırakmadık” diyerek saldırıya geçtiklerini, her defasında Allah’tan başka sığınacak hiçbir şeyleri kalmamış Mehmetlerin kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



*Savaş istatistiklerine göre bir m2′ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu havada iki merminin çarpışma ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale’de onlarca bulunduğunu savaş gazilerinin “Cehennem diye bir yer vardır biz orayı gördük” dediklerini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya çalıştıklarını, başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını ölümün kesin olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON’un gençlik yıllarında başrol oynadığı ”Gallipoli” adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören
İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını...

Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu bu çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken zamanın kanla kazanıldığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, zaten onların tüm savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını, akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını, aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli “Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş harflerini alarak *ANZAC* kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak” diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, aralarında müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, burada toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire
sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını, birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları sorumlu tuttuğunu, hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, traş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir verdiğini, bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Edremitli Seyit Onbaşının, topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve
yirmi dakika içinde battığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için kenara kaydıkları bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini bunu gören İngiliz komutanlarının muhtemelen kendileri tersini yapmış olacakları için olaya bir anlam veremediklerini her fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite tokatları patlatanların o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım) gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından kendisine bildirildiğini, bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, ingilizlerin boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediklerini çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bıraktığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti Eskişehir’e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını, gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid’in bu teklife şiddetle karşı çıktığını, “Biz İstanbul’u alırken Bizans İmparatoru kanının son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim! Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz” dediğini, bu sözler üzerine payitahtın utandığını ve İstanbul’da kalmaya karar verdiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin ( özellikle Rum ve Ermeniler), İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul’da sevinç gösterileri yaptığını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), ingiliz şairlerin de (hem de yüksek ideallerle) savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde “Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya’nın çinilerini sökmek, İstanbul’un en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdıklarını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in



İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini zannettiklerini, akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler
kurduklarını...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını ”Hektor’un İntikamını Aldık” diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en güzel şekilde ifade ettiğini...

0 comments

Bilmiyorsunuz tarih kitaplarında yazmıyor çünkü...

Published on in

İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını, gemilerden birinin adının *”Agamemnon”* olduğunu, Agamemnon’un binlerce yıl önce Truva’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan komutanının adı olduğunu...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in



İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini,dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde inandıklarını...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Padişahın “Cihad” ilanını duyan ve Avustralya’da yaşayan iki zenci müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye gidiyoruz” dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak ki burada yer çok” dediğini...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Avustralya’nın ve Yeni Zelanda’nın gençlerinin “Avrupa’yı Almanlardan kurtarmak ve Avrupa’nın özgür kalmasını sağlamak” propagandasıyla toplandığını, bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile duymadıklarını...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in



İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir’i bombaladıklarını ve
86 şehit verdiğimizi...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Sultan Abdülhamid’in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale’deki tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa ettirdiğini, O’nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Enver Paşa’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl
geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece
hayran olunanların değiştiğini...

0 comments

Biliyor musunuz ?

Published on in

Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak
istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize ingilizlerin göz
göre el koyduğunu, tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale’ye yolladıklarını...

0 comments

Çanakkale'nin sorunları

Published on in

İlk yorumu biz yapalım istedik. Çanakkale'de yaşayanlar olarak en çok yaşadığımız sorunları bir kaç başlık altında topladık.

1-Trafik ve otopark sorunu
2-Yatırımcı sayısı az
3-Turizmden hak ettiği geliri alamıyor
4-Tarımsal sanayi kuruluşu da az
5-Çanakkale'den adalara, tarihi yerlere hatta ilçelere deniz yoluyla ulaşım gelişmemiş
6-Havalimanına da değişik boyutlarda uçakların inebilmesini sağlayarak, uçuşu rekabete açmak için çalışmalar tamamlanmalı.
7-Esnaf tek bir kuruş teşvik alamadı Çanakkale, toplu alışveriş merkezlerinin çevresinde dönüyor
8-Çanakkale’de, dünyanın gözünü çevirdiği törenler yapılıyor. Bir Anzak koy çıkarmasının yıl dönümünde, dünya basını kenti mercek altına alıyor. Bu kente bu tarihlerde yolunuz düşerse, otel ve motellerinde kalacak yer bulamıyorsunuz. Dünyanın insanı kente geliyor. Turizm, tarih ve kültür kentisin, misafirini ağırlayacak tesislerin yetersiz
9-Karayolu ulaşımı çok kötü ve İstanbul, İzmir, Bursa bağlantı yolları düşük kalitede
10-Kentte büyük işsizlik var

Bu sorunlar Çanakkale' yi bir kapalı kutu şekline sokmuş, bir türlü gelişememiş
Emekli, memur kenti olmanın dışına çıkamamış.

Kentte en çok gelişen herhalde inşaat sektörü olsa gerek...Her yer inşaat halinde yapılarla dolu, özellikle Esenler ve Barbaros Civarı. Kentte yerleşik halde bulunan hemen hemen herkesin bir dairesi mevcut. Kiracı bulmak daha zor sanki. Kiracılar daha çok subay, polis ve öğrencilerden oluşuyor.

Bu sorunların çözülmesi ne zaman olur ne kadar sürer bilinmez ama yakında boğaz köprüsü olunca her şey iyice çıkmaza girecek özellikle trafik ve turizm...

Herkese güzel ve keyifli günler dileriz...

0 comments

Yorumlarınızı bekliyoruz

Published on in

Sizce Çanakkale'nin en büyük sorunu nedir ? Neden ?

0 comments

Yorumlarınızı bekliyoruz

Published on in

Çanakkale'nin coğrafi yapısı, tarihi, kültürü eğitim seviyesi yüksek olmasına rağmen yatırımcı sayısı az sizce bunun nedeni ne olabilir ?

0 comments

Tarihte Bugün Atatürk: 3 Mayıs

Published on in

1920 - Sağlık Bakanlığının Kuruluşu.

1921 - Güney ve Batı cephelerinin birleştirilerek İsmet Paşa'ya verilmesi. İstanbul'da gizli olarak kurulan ''Müdafaa-i Milliye'' teşkilatının Ankara Hükümeti tarafından resmen tanınması.

1934 - Kayseri Uçak Fabrikasında yapılan ilk parti 6 avcı uçağından biri, 50 dakikalık uçuşla Kayseri'den Ankara'ya geldi.

1935 - Atatürk'ün, Türkkuşu'nun hizmete açılışı nedeniyle Etimesgut Hava Alanı'nda yapılan törende konuşması: ''...Türk çocuğu! Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın!''

0 comments

Atatürk diyor ki;

Published on 2 Mayıs 2010 Pazar in

"Beni olaganüstü bir kisi olarak yorumlamayiniz. Doğusumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir."

Mustafa Kemal ATATÜRK

0 comments

1932 Hastane Bayırı

Published on in